Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Moda Bizde

  MODA BİZDE     Bizde modayı takip etmek için öyle Paris Moda Haftasına bakılmaz. Değişmez bizim modamız.   Baş mankenimizin gururla tanıttığı vazgeçilmez parçamız; depresyondur. Sonra renklerden siyah vardır. Tüm hayallerimizi siyaha boyarız. Siyahın günahı yok, biz karanlıklarımızı atfederiz ona.   Mutsuzluk, gözyaşı, umudunu kaybetmek ve daha bir çoğu vazgeçilmezimiz olarak gardıroplarımızda yerini alır.   Tabi ki renkli kombinler de yaparız. Ne yazık ki her biri gözyaşlarıyla defalarca yıkandığından soluktur. Renkler vardır ama soluktur tabi ki.   Desenlerimiz yamalardan oluşur. Su kaçıran hayalleri, patlayan kahkahaları, hafiften ışıyan umudu yamatırız biz. Aman bir parça mutluluk zarar verir bize.   Moda budur işte; renk desen, ayakkabı, çanta değildir.   Mutluysan eğer taşırsın her kıyafeti. Sıkmaz ayakkabılar ayağını. Kıyafetinin rengi kapamaz seni.   Yani modayı takip edersen değil, mutluluğu takip edersen şık olursun. Yoksa nafile kıyafetin bile sıkılır se

İşaretler

    İŞARETLER   Öylesine yorgun ki şimdi kalemim, Ne cümleye başlayacak takati, Ne son noktayı koyacak gücü var. Virgüllerden kaçar oldu, Üç noktalarla dolu sayfalar. Soru işaretleri var aklında çözemediği, Cevaplarının yokuşunda tıkandığı. Uzun uzun bakar oldu harflere, Sanki hiç kelimeler oluşturmamış gibi. Dikilmiş defterin başına şimdi, Hangi dilde aradığı kelimeler, Hangi alfabede harfler. Hangi dil doğru anlatır aklındakileri, Hâl dili, gönül dili olmadan?   Şimdi yorgun kalem, Yorgun yazar, Terk etti kalemi yazılar, Başlayacak şimdi kapıda yalnızlıklar...           "Aşkı Zikreden Yazar"      (Şiirin başlığından tam emin olamadık, fikirlerinizi bekliyorum...:))) 

Fısıltı Mektuplar 3

Genç Adam Gençliğine Yazdı   Gece olmuştu yaşadığım yerde. Yıldızlar süslemişti geceyi. Ay, onu göremedim olduğum yerden. Nerde ola ki. Hangi yalnızın kalbini şenledi. Benim yalnızlığım az mı geldi ona.?   Doğrudur yalnızım. Ne zamandır bilmiyorum. Sanki yalnızlığa doğdum, onunla öleceğim. İçsel değil sadece yalnızlığım. Dışsal olarak da yalnızım. Ve tek bir sebepten kırgınım kendime.   İzin verdim gidişine. Tek sevdiğimin gidişine izin verdim. Sevmek, öyle kolay olmuyor. Yalnızlık öyle kolay öğretmiyor kalbe sevmeyi. Bağırdım belki ama kalbim bağırmadı ona. Hoyrat yetiştim. Sevmek, sevilmemiş birinin sevmesi ne zor, ne acı, ne acı verici.    Sevdim, her gün onu kırdım. Sevdim, gözünden akan yaşa sebep oldum. Sevdim, kahkahasını havada yakalayıp yere çaldım.   Sevdim mutlu da ettim onu. Çünkü bildi ki bu kalp ondan başkasını misafir etmedi. Kimsenin omuzlarına üşümesin diye şal örtmedi bu eller.   Sevdim başkası  gözlerimden  görmedi kendini. Şiirler yazdırmadı hiç

Ölüm

  ÖLÜM   Ölüme gideceğiz hepimiz, Dudaklarda kahkahalarla, Belki gözyaşlarıyla, Ya da son umutla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kimimiz koşar adımla, Kimimizin ölüm yokken aklında, Ya da ansızın olacak bazılarımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Genç yaşımızda, Yaşımızın geçtiği zamanlarda, Ya da yaşam sevincini taşırken her anımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kör bir kurşunla, Belki ölüm varken aklımızda, Ya da olmayacak intiharla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Geride kalanlarla, Ne olursa olsun yaşanmışlıklarla, Ve olamadığımız mutluluklarla.   Bırakacağız hayatı acısıyla, tatlısıyla, ölüme gideceğiz hepimiz, Ne olursa olsun, acı bir vedayla...                                                                                                        "Aşkı Zikreden Yazar"   (Bir küçük çocuğa yazıldı bu satırlar. Hiç yokken aklında ölümüne sebep oldular. Ve nicelerinin. İnsan kendi türünden çektiğini çekmedi kimsel

Gece Kalpte

GECE KALPTE   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gitmek ne zaman yüreğe vuruldu? Hoş geldin yabancı kalplere.   Sevmek nicedir insandan uzak, Okşamak sadece rüzgara kaldı.   Yalnızlık çoktur bizimle, Kalabalıklar çok sahte şimdilerde.   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gündüz mutluların kalbinde, Biz ise kalbe giydirdik gece.   Yağmur ıslatmıyor artık, Sahi, en son ne zaman sırılsıklamdık.   Gözler görmekten uzakta kaldı, Dinlemek yoruyor artık aklı.   Sorma, sorsan herkes haklı, Kalp paramparça, kan içinde, İçinde acı, içinde gece saklı.   Şair diyor ya zaten; Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gecem, Günaydın, bu senin de gecen...                                            "Aşkı Zikreden Yazar"   (Hayat bazen geceye günaydın demeni ister. Zaten sadece gündüzleri denilecek diye zorunluluk yoktur. Bize böyle öğretti

Fısıltı Mektuplar 2

                           Öğretmen Olmak     Başka yerlere açmak istedim gözlerimi. Gökyüzüne başka yerlerden bakmak. Farklı bir pencereden izlemek yıldızları. Issız yerlerde anlatmak aya sırrımı.   Gitmek istedim dostlar kısaca. Gitmek. Sanki fark etmez uçak, otobüs; ben yürüyerek de olsa gitmek istedim.   Dertler artmış artık, beynimde istilada. Saçlarımdan çekiyorlar sanki. Ağrılar vuruyor başıma. Onları uzak diyarların rüzgarlarına bırakmak istedim.   İstedim ki çocukların gözyaşlarını sileyim. Gülümseyişleri olsun tek ödülüm. Kimseler bilmesin adımı. Benim adım bir çocuğun mutluluğu olsun. Öğreteyim bildiklerimi, öğreneyim nice bilmediklerimi.   Gitmek istedim dostlar. Memleketi sevmediğimden değil. Ayaklarım isyanda bedenim daha  fazla direnemiyor ona. İnsanlara  kızgınlığımdan değil. Kırgınlığımdan. Çok kırıldım çoook. Kızmadım ama. Ne yapıyorum biliyor musunuz? Yine destek oluyorum hayalleri olanlara. Peki niye biliyor musunuz? Öğretmenim ben ondan. Öğreten kişi ol

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. Bilsem sanki kaybolacaklarıma.   Kalem, kalem

Şair İşi

    ŞAİR İŞİ    Boş versene, Hayat ne kaybettiklerin kadar acı, Ne kazandıkların kadar sahici.   Baksana, Ne dünya kalıcı, Ne akıttığın gözyaşı.   Gitsene, Kalmanın yoksa anlamı, Başkaları fısıldıyorsa mutluluğun sırrını.   Söylesene,  Niye uyumazsın geceleri, Yazmak sadece şair işimi.   Bilsene, Şu bendeki boşluğun sebebini, Bildim ben aslında, bendeki sevgi eksikliği.   Sevsene, Ne olur sanki, Sevgi değil mi insanın cevheri?   Ölsene kardeşim, Madem yaşamak bu denli acı. Ama konuşmak gibi olmuyor değil mi? Can ne tatlı.   Böyledir işte, Çok bilmiş gibi ben yazdım, Sen de gel eksik olanı yerleştir. Aslında olmasında sen ben, Herkesi "Biz"de birleştir...                                                                                                                                                                                                                   "Aşkı Zikreden Yazar"

Yolculuk Anıları 2

  Sevgiyle Gülümseyin   Hayatın değişme hızı nedir bilir misiniz? Başınızı sağdan sola çevirene kadar ki geçen zamandır. Bu hızda değişir hayat.   Dolmuşun sol camından baktığınızda belediye tarafından yapılmış yeşilliklerde oturan evsiz anne ve çocuklarını görürsünüz. Sağ camına baktığımızda iyi model bir arabaya doluşmuş, ellerinde son model cep telefonlarıyla eğlenen gençleri görürsünüz. Sonra yeşil ışık yanar ve yola devam edersiniz. İşte bu üç hayat birbirinin içinden akıp geçer. Ne bu hayatlar birbirine dokunabilir, ne de bu hayatları yaşayanlar birbirini fark eder.   Bu hızda değişen hayatta insanların köprülere ihtiyacı var . Kalpten kalbe kurulan köprülere. Çocukların ihtiyacı var en fazla sevgiyle kurulan köprülere. Unutmayın bizlerde çocuktuk. Herkes masumdu bir zamanlar. Kötülerde, iyilerde zamanında masum bir çocuktu. Kurtarılması gereken çocukluğumuzdur bu nedenle. Unutmayın erken müdâhale hayat kurtarır.   Kurtarmazsak eğer bu hayatlar hep birbirine değmeden

Hayat Bu...

                                                      Hayat   Hayat nedir bilir misiniz? Hayat  yaşadıklarımızdan,  yaşamadıklarımızın;  yaptıklarımızdan,  yapmadıklarımızın; istediklerimizden,  istemediklerimizin kısacası olanlardan,  olmayanların çıkarılmasıdır.Sonuç ise hayatımızdır.Kimi zaman eksiye düşer,  kimi zaman artı da kalırız. Kimi zaman kocaman bir sıfırız.   Böyledir işte git-gel yaşar, düşer-kalkar yaşarız. Sonuç olarak biz oluruz. Her yara bize anlam katar, her başarınında kattığı gibi. Yani önemli olan aldığımız yaralar ya da elde başarılar değildir. Yaşadıklarımıza bakış acımızdır.    Tecrübe bu ya, acı ya da tatlı. İnsan bu ya en çok acıda aklı. Kalk ayağa insan sen acılarınla da insansın. Çaresiz misin sanki? Değil mi ki O hepimizin Rabbi?    Böyle işte takılıp kalmamalıyız. Hayata geldiysek eğer ölene değin canlı yaşamalıyız. Olmasaydı yaşayacaklarımız  elbet yaratılmazdık.    Şimdi elimizden gelen yaşadıklarımızı, yaşamadıklarımızı inkar etmeden b