Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gökyüzü'nün Çocukları

   Çocukluk aitliktir. Bir çocuk anılara aittir en çok. Toprağın yağmur sonrası kokusuna, oyunların en heyecanlı anına aittir. Bir çocuk en çok gülümseyişe, evrenden büyük bir kalbe, bir çocuk saf temizliğe yakışır. Ve her çocuk Gökyüzü'nün Çocuğudur en çok.     Bilirim çocuklar kadar bakmaz kimse Gökyüzü'ne. Gökyüzü dargın olduğu kadar dargın değildir kimseye. Çocukları hatırlayın başları hep yukarıdadır. Çünkü alışkındır Gökyüzü'ne o başlar.   Bilmem ki bileniniz var mı; bulutları bir şeylere benzetme oyunu vardı. Bu oyunun bir adı yoktu ama hep oynardık. Biz çok severdik, anlam yüklerdik bulutlara. Oohohohoo ne anlamlar çıkmazdı ki. Ejderhaların olmadığını kim söylemiş. Hadi oradan! Belli ki hiç bulutlara bakmayanlar söylemiş. Mesela biz göre bir çocuk Gökyüzü'nde olabilirdi. Bir kedi, köpekten kaçıp Gökyüzü'ne sığınmış olabilirdi.   Bize göre olabilirdi bunlar ama ne mutluluktu çıkan anlamlar. Hele ki bulutların hareket ettiğine şahit olduğumda ki m

Her Deli Yazmaz Ama Her Yazar Delidir

 Sabahlara uyanmamak, gecelere uyumamak; benim gibi bir adama mı özgüdür. Sabahları ağzında kesif bir sigara tadıyla uyanmayı bir ben mi bilirim. Damağımda bir hissizlikle uyanıyorum her sabah. Bildiğim kadarıyla sigara yüzünden. Öyle bir tatsızlık oluyor ki ilk dişlerimi fırçalıyorum. Macunun tadını almak rahatlatıyor beni. Biraz peynir atıyorum ağzıma sonra. İşte o zaman damağımın tadı geliyor. Bilmediğim kadarıyla da yaşadıklarımdan bu tatsızlık. Bunun için ne yapacağımı ise bilmiyorum. Zaman makinesi olsa yapar mıydım, yapmazdım. Çünkü bu insanlar bir yolunu bulur, zaman makinesini bile mahvederdi. Yani onunda dolandırıcılığı olurdu. Bilmediklerime bir şey yapmayalım o yüzden, geçelim...   Geçelim dedim de bırakmalı mıyım sigarayı? Sigaranın edebiyatı var bana göre. İçki içmiyorum, o yüzden içkinin edebiyatı olmaz. O da bana göre tabi. Sigara böyle kendini yavaşça zehirlemek gibi. Her gün biraz daha zehir. "Her gün biraz daha zehir, yaşamı yaşanılır hale getirir."

#Mim Hayaller hayaller!

  Mimleri çok sevdiğimi söylemiş miydim? Çok seviyorum, belki de bu röportaj okumayı da çok sevmemden geliyor. Mesela bir oyuncu ya da bir yazarı araştırmak istersem röportajlarını okurum hep. Çünkü soruların cevapları iç dünyamızın fısıltıları oluyor. Ve çok güzel bir mim var karşımızda. Beni mimleyen Sevgili Berikanın Günlüğü 'ne çok teşekkür ediyorum. Onun cevapları da çok güzel, eğer merak ederseniz bir ziyaret edin bloğunu.   Geçelim benim cevaplara;   1) Hayal kurmaktan hoşlandığınız yer ya da zaman dilimi var mı?     Hayal kurma konusunda üst düzey yetenekli olabilirim. Bir otobüsün camına başımı koyduğum anda, yastığı başımı koyduğum zamanlarda hemen hayal kurabilirim. Hatta uyumak için masal okunan bir çocuk olmadım. Şimdi iyi ki de öyle olmuş diyorum. Çünkü çok fazla masal okumak, hani bilim kurgu tarzı oluyor ya onlar hayal dünyasını öldürebilir. Tabi bu bana göre. Eğer bir gün anne olursam çocuğumla beraber hayal kurarım uyumadan önce. Kitap okuma alış

Gün Gelir Kelimeler Olur Celladın

  Bazen kalemim defterin başında kimsesiz gibi. Bende yabancı kalıyorum ona. Çünkü ne yazacağımı bilmiyorum. Sanki kelimelerim kayıp, sanki yabancıyım kağıda, kaleme. Gülüşlerim kırık gibi bu günlerde. Sevinçlerim kursakta kalmış yarım. Kar mı dondurdu acaba hislerimi, yoksa yüreğim mi yaşıyor kışı.   Kim anlıyor tam olarak diğerini? Ya beni anlayan oldu mu? Kalbimi tam manasıyla gören. Kalbimin acıdığını hissediyorum. Yaralanmış olmalı, sahi kaçıncı yara bu? Saydım mı? Saymam, sanırım sayıların sonsuzluğunca kırıklarım. Yaşım erken daha, sonsuz kırıklar devam edecek yani. Yook kendimi kandırmak gibi bir durumum yok, olmayacakta. Gerçekçi olmalıyız. Hayat, daha doğrusu insanlar canımızı acıtacak kadar gerçek.   İnanın söz çok yaralayıcıdır. Bir insanın ağzında öldürücü bir silaha dönüşebilir. Ve o insan silahını hiç düşünmeden kullanır. Öldürmez yaralı bırakır. Ama bilmez ki zamanı gelince kendi kelimeleri onun celladı olacak. Azap edecek her gün. Ben hiç bir şey yapmayacağım

1 Adet "Mim Davetiyeniz" Bulunmaktadır!

   Sevgili  Mcdrgnn mimlemiş. Hani posta kutusunda bir haber bulursun ya öyle mutlu oluyor insan mimlendiğini görünce:)) Çünkü sana sorulanlar var, cevaplayıp postaya veriyorum, hemen :))) Bu arada Mcdrgnn blogda tanıdığım güzel kalpli bir blogger arkadaşımız. İyi ki tanımışım, güzel öğretmenimizin öğrencileri çok şanslı. Sevgiler canım, sana ve öğrencilerine...:))   Geçelim cevaplara, 1) Sihirli bir deneğin olsa hayatın da hangi anı değiştirmek isterdin?     Değiştirmek istediğim bir an yok. Hayatımızda olanların hep olması gerektiği şekliyle olduğuna inanırım. Demek ki en doğrusu en hayırlısı buydu ki böyle oldu. Belki beni kaderci olarak nitelendirebilirler ama benim inancım bu şekilde. Dua etmeyi bil, duan varsa Duyan'da vardır unutma... 2) Küçükken büyünce ne olmak isterdin, neden? Şu an mesleğin ne?   Küçükken ilkokula gittiğimiz zamanlarda yani öğretmen olmak isteğimi söylerdim. Tabi sınıfta ki herkeste. Sonra ki zamanlarda öğretmen olmak istemediğimi anl

"Satır Arası" Mim 3

  Sevgili Ece Evren   Ablamız beni mimlemişti. Ama bazı yoğunluklardan dolayı yapamadım mimi. Kusuruma bakmaz inşallah. Ve ona buradan teşekkür ediyorum. Çünkü mimleri cevaplamayı da okumayı da çok seviyorum. Geçelim cevaplara...   1) Bugüne kadar bloğuna gelmiş, seni en çok etkileyen (hayal kırıklığına uğratan yada çok mutlu eden yorumu paylaşır mısın?     Aslında bütün yorumlara çok önem veriyorum. Çoğu da beni mutlu ediyor. Ama bir yorum paylaşayım yine de hatırımda kalan ve benim de yazma amacımı çok güzel anlatan. Sevgili Deryada Damla 'nın yorumunu aynen paylaşıyorum;   "Dilerim ki nsanlarin hep yasayacak hayalleri olsun. Senin gibi duyarli genclerin varligi icimizdeki umudu yesertiyor. Emegine saglik." 2) Okuduğunda seni günlerce etkisi altına alan kitap var mı? Varsa hangisidir?     Aslında daha o kitabı bulduğumu düşünmüyorum. Ben bir kitabı bitirdikten ya da bir filmi izledikten sonra tekrar tekrar başa alır oynatırım. Düşünürüm bir süre çevredekile

Bu, Bir Kitaba Hayran Olup Kelimenin Yazıyla Olan Vuslatıdır

      Bir kitap düşünün konuşan. Düşünün bir kitap ruhu olan. Nice insanlar eskitip, eskimeyen bir hikayesi olan. Nefes alan bizler gibi. Ama dünyaya bağlanmamış bizler gibi. Düşünün bir kitap ki tek isteği hatırlanmak olan. Vefaya insandan çok önem verip, daha mühim gören.   İskender PALA öyle bir kitap yazmış ki; ben anladım ki daha yazının kapısını çalmış değilim. Ben henüz yazının yoluna girmiş değilim. Ben yazının yolunu ararken labirentlerinde kaybolmuş bir acemiyim.   "Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk" ölmek öyle bir ölmek ki hiç bu kadar yaşam dolu olmamıştı. Aşk öyle bir aşk ki hiç bu kadar anlama dolmamıştı. Okumak nasip olsun her birimize. Bir yazarın kalemini ustaca konuşturmasına şahit olmanızı isterim. Yazıyla büyülenmek, kelimeyle büyülemek bu olsa gerek.   Nasıl kelimeler bu denli kusursuza yakın bir araya gelir. Nasıl bir yazar mükemmeli bu denli zorlar. Nasıl bir derstir ki tüm zamanlara tesir edici nitelikte olur.   Tarih nasıl böyle h