Ana içeriğe atla

Fısıltı Mektuplar 3

Genç Adam Gençliğine Yazdı
  Gece olmuştu yaşadığım yerde. Yıldızlar süslemişti geceyi. Ay, onu göremedim olduğum yerden. Nerde ola ki. Hangi yalnızın kalbini şenledi. Benim yalnızlığım az mı geldi ona.?
  Doğrudur yalnızım. Ne zamandır bilmiyorum. Sanki yalnızlığa doğdum, onunla öleceğim. İçsel değil sadece yalnızlığım. Dışsal olarak da yalnızım. Ve tek bir sebepten kırgınım kendime.
  İzin verdim gidişine. Tek sevdiğimin gidişine izin verdim. Sevmek, öyle kolay olmuyor. Yalnızlık öyle kolay öğretmiyor kalbe sevmeyi. Bağırdım belki ama kalbim bağırmadı ona. Hoyrat yetiştim. Sevmek, sevilmemiş birinin sevmesi ne zor, ne acı, ne acı verici.
   Sevdim, her gün onu kırdım. Sevdim, gözünden akan yaşa sebep oldum. Sevdim, kahkahasını havada yakalayıp yere çaldım.
  Sevdim mutlu da ettim onu. Çünkü bildi ki bu kalp ondan başkasını misafir etmedi. Kimsenin omuzlarına üşümesin diye şal örtmedi bu eller.
  Sevdim başkası  gözlerimden  görmedi kendini. Şiirler yazdırmadı hiçbir kadın bu kaleme. Saçları güneşle dans etmedi kimsenin. Kirpikleri ok gibi saplanmadı hiçbir gözün. Kelimeleri bu kadar anlamlı olmadı.
  Doğrudur mutlu ettiğim zamanlar oldu. Kırıldığı zamanlar çoktu. Ah bir kere kırışım onu bütün mutlulukların önüne geçti. Nasıl öfkelendim kendime. Öfkemin rüzgarında onun dallarını kırdım. Nasıl onu fırtınaya terk edip kalbini parçaladım. Ben, ben suçluydum. Ama onu kırmaya niyetlenmedim hiçbir defa.
  Dedim, dedim kışım çoktur benim, şiirlerini dökerim, yırtarım hikayelerinin sayfalarını, romanın en hüzünlü yerinde bırakırım seni. "Olsun" dedi. "Yeniden yazarım şiiri, yeni hikayeler bulurum sana, kalacaksak romanın en hüzünlü yerinde tüm gözyaşlarımı senin için dökerim." dedi.
  Olmadı, olamadık olduramadım kendimi. İnatla yalnız ölmeye niyetlendim. Kalbim bir daha gülmedi, kimseyi almadı.
  "Git" dedim ona. "Git" bağırdım, "git" diye ağladım. Sen yokken hayat kaygım yoktu. Sensin hayatım anla. Kaygım oldun. Ağlamandan korkarken ben ağlattım seni, ben. Senin o yaşama sevincini ben emdim. Ben, ben ki kokunu hasret; ben ki gözlerin olmadan kör; ben ki kalbin tarafından sevilmeyince kimsesiz çocuk.
  Bilirim gitmen daha zordu kalmandan. Nasıl gittin öyle. Nasıl gidersin nasıl. Ben, kaç zaman oldu kendimde değilim. Kimim, adım ne, kaç yaşındayım? Kimliğim gidişinle silindi. Adımı sen söylemeyince olmuyor anlamı. Yaşım mı? Yaşım önemli değil. Hayatıma girdiğin gün doğdum, gidişinin olduğu gün kılındı cenaze namazım.
  Geliyor musun şimdi benim olduğum eve? İzlediğim filmi izliyor musun? Türkü severdik dinliyor musun hâlâ ? Ya kitaplar okuyor musun? Okuma başkalarına. Nefretim artar kendime.
  İşte ben aşk yolunun kayıp savaşçısı. Büyük kaybedeni. Yalnızlığın yegane kralı. Ben sevdim ama gösteremedim. Sevdim, kalbim ağrıyor. Bittim elimde kalan yazmak şimdi.
  O nerde bilmiyorum. Bilmeye korkuyorum. Başkasını omuzuna koyar başını diye ödüm kopuyor. Biri bakar gözlerine, gözlerini güldürür diye kör olmak istiyorum. Sesi dokunur birlerinin kalbine diye kalbimi hissetmek istemiyorum.
  Sor ki pişman mısın değilim. Kartlarımı açık oynadım ben. Yenileceğimi bilerek denemek istedim. Yenildim. Ben en güzel sana yenildim. Gittin ya en güzel kılıç darbesini yedim. Er meydanı buymuş bu savaştan hiç pişman olmadım.
  Tüm kalbimle seviyorum seni. Seveceğim. Seni bir tek yalnızlığımla aldattım. Onunla öleceğim.
  Aşka düşenler. Aşk cennetten çıkmadır. Cennet eder her yanı. Ne yazık ki ben aşkı hak etmeyen günahkâr oldum. Tek günahımsın. Bilmiyorum hangi sevabım seni tanımama sebep oldu. Bilmiyorum.
  Bildiğim şu ki: aşka düşerseniz, birlikte düştüğünüz kişiyi tutun elinden onunla çıkın. Yeniden doğun onunla. Ben kendimi ona basamak ettim o çıktı ben boğuldum. Pişman mıyım değilim.
  Ama yanlış yaptım bunu biliyorum. Ha şu aşkta her şey mübah değil dostlar. Aşk günahları temizlemiyor. Aşka gelmek günahla olmuyor.
  Aşk hayatın gayesi, kalemin nefesi, sazın teli, kitabın cümlesi...
  Ben yalnızlığın en büyük yenilişi...
  Adsız, yaşsız, yalnız bir adam yazdı. Yada söyledi birisi yazdı. Önemi yok. Eğer okursanız önemi ve anlamı olacak...
(Bir adam aşk dedi yandı yüreği, bilemedi bu onun aşka yenilişi... Yaz dedi, yazmak sorumluluk ister dedim; al dedi bu senin sorumluluğun... Sahi aşkın sorumluğunu almış bir adamın dediğini yapmamak olmazdı. Kalem ağladı ben yazdım. Siz okuyun kalbinize değsin kalemin yaşı...)
                                             "Aşkı Zikreden Yazar"

Yorumlar

  1. Çok güzel. Çok şey yazabilirim belki de anlamlı :) apayrı sözcüklerle uzun uzun; ama anlatacak en güzel cümle bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun uzun anlatmanıza gerek yok ki zaten:)))
      Nasıl mutlu ettiniz beni:)))
      Yeterli olmuş dediğiniz ve yorumlarınız önemli benim için:)))

      Sil
  2. İkidir yazıyı okuyorum, yorum yazmak için gidip geliyor elim. Kararsız kaldım.
    Metnin içinde çok güzel cümleler var, birkaç değil, pek çok. Ancak metin biraz dağınık olmuş gibi. İkincisi imlâ konusuna bakmak lâzım. İmlâsı çok iyi olmayan bir metni okumak ve anlamak zordur.
    Eleştiri, övgüden daha değerlidir. 'Çok güzel' deyip geçsem bunun size bir katkısı olmazdı. Bir iki küçük hatayı söylemek daha mantıklı geldi. Eleştirimi hoş görün. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, eleştiri her zaman iyi olacak diye bir şey yok. Okuyup yorum yaptığınız için çok teşekkür ederim. Saygı çerçevesinde yapılan her yorum kabulümüzdür. Dediklerinize de dikkat edeceğim...

      Sil
  3. ya sen bak bir gün kitabın olsun tamam mıııı ordan okuruz kalıcı oluuur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya inşallah Deeptone,
      yazmak hem de bir kitap, vardır inşallah nasibimizde...:)))

      Sil
    2. bak aklında olsun. blogdaki bazı yazıların şiirlerin mesela çok uygun ya kitap için ki. onları toplarsın bikaç da yeni başka yazarsın ne bileyim mesela bir kitabın olur. çok zor değil kitap yayınlamak. niyetlenince bak fikir de veririm aklında olsun ki taammış mıııı :)

      Sil
    3. Çok sağol Deep zamanı gelince inşallah fikirlerini de almak isterim. Mutlu ettin beni, yardım etmiş kadar oldun inan:))))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIR ZİNCİRLERİNİ

Kır Zincirlerini Kır zincirlerini bu kez, Fazla cesur olmasan da olur. Anı yaşa, Sonuç hüsran olsa ne olur.

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi öleceksiniz.   İnsanların t

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. Bilsem sanki kaybolacaklarıma.   Kalem, kalem

Gece Kalpte

GECE KALPTE   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gitmek ne zaman yüreğe vuruldu? Hoş geldin yabancı kalplere.   Sevmek nicedir insandan uzak, Okşamak sadece rüzgara kaldı.   Yalnızlık çoktur bizimle, Kalabalıklar çok sahte şimdilerde.   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gündüz mutluların kalbinde, Biz ise kalbe giydirdik gece.   Yağmur ıslatmıyor artık, Sahi, en son ne zaman sırılsıklamdık.   Gözler görmekten uzakta kaldı, Dinlemek yoruyor artık aklı.   Sorma, sorsan herkes haklı, Kalp paramparça, kan içinde, İçinde acı, içinde gece saklı.   Şair diyor ya zaten; Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gecem, Günaydın, bu senin de gecen...                                            "Aşkı Zikreden Yazar"   (Hayat bazen geceye günaydın demeni ister. Zaten sadece gündüzleri denilecek diye zorunluluk yoktur. Bize böyle öğretti

Kapatın Dünya'nın Işıklarını Gidiyoruz

     Neyin önüne geçmek isterdim şu hayatta?  Herhalde zamanın. Ama olmayacağını biliyorum. Bir şelâleden daha hızlı akıp gidiyor zaman. Bizler ya tam ortasında hızını kesmeye, ya kenarında ona dahil olmaya ya da arkasından ona yetişmeye çalışıyoruz.   Bazılarımızın zamanı bitiyor. Ve "Zamanın bitti, gidiyoruz." deniyor. Geride kalanlar ağlıyor, akıllarına ölüm geldiği için mi, zamanı biten kişiye mi? Yoksa zamanlarının dolmaya başladığı akılların geldiği için mi? Çünkü ölüm bize "Sizin için de geleceğim." der ve gider.   Ama artık biz dünyayı yaşanmaz hale getirdik. Belki bir gün bize toptan "Kapatın ışıkları gidiyoruz." denecek. Sonra yaptıklarımız izletilecek. Acaba kaçımızda izleyecek yürek var? Ne kadar iyiyiz? Ben izleyebilecek miyim kendimi bilmiyorum.   Yaşam bazen çok karmaşık geliyor. Büyümek gibi. Eskiden dizi izlerdim, şarkıları takip ederdim. Artık haberleri kaçırmıyorum. Yakından takip ediyorum olayları. Öğrendikçe bilmek iste