Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Gün

Sarhoş olsaydım bir gün, Muhakkak seni sevdiğimi söylerdim. Gözlerine bakmaya doyamadığımı, Gözlerimin sadece seni görmeyi dilediğini söylerdim.   Sarhoş olsaydım bir gün, Dağıtırdım her yeri, Fazlaca düzgün kalmışım hayatta. İçince daha cesur severdim ben seni.   Sarhoş olsaydım bir gün, Şişenin dibini görür, Evinin önünde sabahlardım, Yanında olamadığım günler hatırına.   Eğer bir gün sarhoş olursam, Seni sevdiğimi söylerim, En cesur halimle. Ama en korkak halimle şiirimi yaşıyorum, Ve sadece yazıyorum "Seni seviyorum..."                                                               "Aşkı Zikreden Yazar"   (Sevmek zor bu hayatta, hakkıyla sevebilmek. İnsanın karşılıksız sevebilmesi. Artık kimse kimseyi çıkarı olmadan sevemez oldu. Ve kimsenin sevgisine inanmaz olduk. Sevgimizi hakketmeyenlere verdik. Ne yazık ki hakkıyla sevilmedik belki de. Üzüldüğümüz kadar üzmedik, sevdiğimiz kadar sevilsek yeterdi... Kalbinde ki

Uçurumlardan İntihar Eden Hep Benim Hayallerim Olsun

    Yazı olunca konu en çok insana yazılıyor. Yazı en çok insanda şekilleniyor. Okuyan, yazan insan; anlamayanda insanlar oluyor. İnsan anlamak istediğinde duruyor. Ötesine yol almıyor. Kendine hizmet eden anlamlar arıyor.   İnsanların kelimelerinin dediğiyle kalbinin dediği birbirini tutmuyor. Kelimeler süslü oluyor, niyet başka ama. Kalp zehir dolu, söz başka ama. Herkes kendi depreminde, diğerinin çığlığı değil umurunda. Enkaz altında kalanla kimse ilgilenmiyor. Herkes yeni katlar çıkma peşinde. Vicdan aşağı hırslar yukarı. Vicdan enkaz altında, hırslar çatı katında yaşıyor.   Hayaller yok artık, dünyanın kuralları var. "Sisteme hizmet" top10'da bir numara. Kimse uçurumlardan intihar eden hayallerin haberini yapmıyor. Çünkü haber değeri yok. İnsanlar o haberi okumaz. Ağlamaz ölen hayalleri.   Hani diyorum imkanım olsa da tüm uçurumlardan ölen benim hayallerim olsa. Kimsenin hayali ölmese. Yaralı kalıp can çekişmese. Uçurumlardan intihar eden hep benim haya

Yazarın Kayıp Sayfaları 1

  Nefret ediyorum bazen her şeyden. Ne acı değil mi? Oysa ki hayattan nefret edilmemeli. Çünkü nefret olgusunu yaratan insanlar değil mi? Bu yükü hayata yüklememeli. Canımı yakıyorlar sürekli, bağırıp çağırıp susuyorum. Bağırıp çağırmalarım sessiz benim. Soluksuz susuyorum. Kimsenin de umurunda değil sustuklarım, gözyaşlarım, kırgınlıklarım.   Kimse omuz vermiyor bu hayat oyununda. Dizlerim kan içinde, çok düştüm. Kalkmaya mecalim yok artık. Başımı doğrultacak gücüm yok. Herkesi tebrik ederim bana karşı olan hayat oyununu kazandınız. Sonsuz tebrikler önünüzde saygıyla eğiliyorum. Evet, evet saygıyla. Şaşırmayın sizde olmayan bende var, var olmaya devam edecek. Eğer biraz saygınız olsa gülüşümü soldurmazdınız bu denli, bu denli akmazdı gözyaşlarım. Kırgınım hiç geçmeyecek kadar ve yorgunum hiç yaşamayacak kadar.   Acının bir sonu yok Değerli Okuyucularım ya da yazılanları hiç  okuyamayacaklarım. Sanmayın ki en kötü olanını daha yaşamadınız. Daha yaşamadıklarınız en acıları. N

Kurduğunuz Hayallere Şu Anda Ulaşılamıyor

 13 Ocak 2017 (Saat 09.30'da yazıldı.) Lütfen Daha Sonra Tekrar Hayal Kurunuz     Zamansız mıdır hayatta ki duygular? Hiç beklemediğin anda mı oluşur bazı hisler? Zamansız olan gözleriydi bana sorarsanız. Kalbimin ortasına nasıl düştü gözleri? Onu görmeme gerek olmadan, hayali yetiyordu beni darma duman etmeye. Nasıl bu kadar güçlü olur, nasıl yerle bir eder bu kadar?   Ben ki dünyadan kaçıp hayallere sığınan bir insan, kaçamıyorum ondan. Artık hayallerimde de o var. Bu nasıl bir imtihandır? Bu kadar uzak olup, bu kadar yakın olmak. Gözlerinin karanlığına hayran olup adım attığım gün kayboldum. Ama alışıyorum karanlığa. Yolunu bulup buradan çıkmam lazım. Artık hayallerime ulaşamıyorum. Sürekli olarak "Kurduğunuz hayallere şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar hayal kurunuz." uyarısı alıyorum. Gözlerim isyana kalkıştı. Uykuyu reddediyorlar. Gece uyuyamıyorum, sabah kalkamıyorum. Sabahları baş ağrısı yerleşti yanıma. Gitmeye niyeti yok, bakışlar

Bazı Biletler Can Kenarı Olur (Yolculuk Anıları 4)

Yorgundu yolcu, yabancı gibi girdi kapıdan içeriye. Sıkıntılı görünüyordu. Gişeye yaklaştı. Sanki telaşlı mı neydi? Kaçar gibi sıkıntılıydı hali.   "Bir bilet, bir bilet cam kenarı değil, can kenarı olsun." dedi. Anlayışla gülümsedi karşısındaki. Ahh şu içine yolculuk edenler, ne de yorgun, ne de korkak, tuhaf ama bir o kadar da umutlu olurdu.   Bileti elinde, bir köşeye yaklaştı. Boştu yolculuk edeceği aracın tüm koltukları. Ne tuhaf aracı sürende yoktu. Böyle olur içe yolculuklar; yolcusu da, hostesi de, aracı kullanan da sen olursun. Kabullenişle kapadı gözlerini. Ne o bir iki damla yaş mı aktı gözlerinden? Sanki dudaklarında bir gülümseme mi vardı? Ya da, ya da bu çelişki umut demek miydi?   İlerlerken yolculuğunda tökezledi bir an sarp kayalara gelmişti, dik yokuşlara, bir yanı güllük gülistanlık kumsallara. Tanıdık bir havası vardı. Tanıdı da tabelada "Çocukluğun" yazıyordu. Rakım, nüfus, km... bunlar yoktu. Dökülen gözyaşı, atılan kahkahalar, çocu

Kapatın Dünya'nın Işıklarını Gidiyoruz

     Neyin önüne geçmek isterdim şu hayatta?  Herhalde zamanın. Ama olmayacağını biliyorum. Bir şelâleden daha hızlı akıp gidiyor zaman. Bizler ya tam ortasında hızını kesmeye, ya kenarında ona dahil olmaya ya da arkasından ona yetişmeye çalışıyoruz.   Bazılarımızın zamanı bitiyor. Ve "Zamanın bitti, gidiyoruz." deniyor. Geride kalanlar ağlıyor, akıllarına ölüm geldiği için mi, zamanı biten kişiye mi? Yoksa zamanlarının dolmaya başladığı akılların geldiği için mi? Çünkü ölüm bize "Sizin için de geleceğim." der ve gider.   Ama artık biz dünyayı yaşanmaz hale getirdik. Belki bir gün bize toptan "Kapatın ışıkları gidiyoruz." denecek. Sonra yaptıklarımız izletilecek. Acaba kaçımızda izleyecek yürek var? Ne kadar iyiyiz? Ben izleyebilecek miyim kendimi bilmiyorum.   Yaşam bazen çok karmaşık geliyor. Büyümek gibi. Eskiden dizi izlerdim, şarkıları takip ederdim. Artık haberleri kaçırmıyorum. Yakından takip ediyorum olayları. Öğrendikçe bilmek iste