Ana içeriğe atla

Bazı Biletler Can Kenarı Olur (Yolculuk Anıları 4)



Yorgundu yolcu, yabancı gibi girdi kapıdan içeriye. Sıkıntılı görünüyordu. Gişeye yaklaştı. Sanki telaşlı mı neydi? Kaçar gibi sıkıntılıydı hali.
  "Bir bilet, bir bilet cam kenarı değil, can kenarı olsun." dedi. Anlayışla gülümsedi karşısındaki. Ahh şu içine yolculuk edenler, ne de yorgun, ne de korkak, tuhaf ama bir o kadar da umutlu olurdu.
  Bileti elinde, bir köşeye yaklaştı. Boştu yolculuk edeceği aracın tüm koltukları. Ne tuhaf aracı sürende yoktu. Böyle olur içe yolculuklar; yolcusu da, hostesi de, aracı kullanan da sen olursun. Kabullenişle kapadı gözlerini. Ne o bir iki damla yaş mı aktı gözlerinden? Sanki dudaklarında bir gülümseme mi vardı? Ya da, ya da bu çelişki umut demek miydi?
  İlerlerken yolculuğunda tökezledi bir an sarp kayalara gelmişti, dik yokuşlara, bir yanı güllük gülistanlık kumsallara. Tanıdık bir havası vardı. Tanıdı da tabelada "Çocukluğun" yazıyordu. Rakım, nüfus, km... bunlar yoktu. Dökülen gözyaşı, atılan kahkahalar, çocukluğun tertemiz dünyasının sınırsızlığı, umudun uçsuz bucaksızlığı, kırılan hayaller... bunların hesabı yapılmıştı.
  Bir çocuk yaklaştı, yanına tanıdık. Tuttu kendi ellerinden "Gel" dedi. Gitti. Ağlayan çocuğun gözyaşlarını sildi. "Ağlama" demedi. "Bu son, bir daha üzülmeyeceksin." demedi. Kandırmak istemedi kendini. "Ağla" dedi. "Ağla, ağla emin ol geçecek, yine güleceksin, kalıcı değil hiçbir acı." dedi.
  Başka yönde sessiz bir çocuk vardı. Yabancı gibi, çocukluğunu benimseyememiş gibi. Tanıdı onu Yolcu tanımaz mı. Umudu kırılmış, arka plana itilmiş, özgüveni darma duman edilmiş kendisiydi. Yanına yaklaştı, çocuk garipsedi onu. Uzaklaşmak istedi. Yolcu tuttu ellerinden ve gözlerinin ta içine bakarak: "Yapabilirsin, başarabilirsin. Düşeceksin elbet, en dibe hatta, yanında kimseler olmayacak, yüzde çevirecekler sana, Takılma inancın varsa başarabilirsin. İşte bunu bil, bunu unutma." dedi.
  Başka bir çocuk nasılda mutluydu. Hesapsızca savuruyordu kahkahalarını gökyüzüne. Doğa durur mu hiç; ya rüzgarıyla saçını okşuyordu, ya güneş ışıklarıyla kalbini ısıtıyordu. Yolcu yanına yaklaştı. İzledi onu "Nasılda mutluymuşum. Nasılda almamışım dünyanın yükünü sırtıma hamal gibi." dedi. Bir "Aferin" çekti kendine. Çocuğun yanına yaklaşıp "Heybemde mutluluk kalmamış, benim zamanımda ki insanlarda hiç yok. Bir parça verebilir misin? dedi. Çocukluğun cömertliği, büyüklüğün büyük cimriliğine kocaman bir nanik yaptı. İlk olarak Yolcunun kalbini okşadı. Sevgisini verdi, kocaman bir gülümseme verdi. Açtı heybesini herkese yetecek mutluluğu verdi. Ve Yolcuya gülerek; "Yahu içinizde ki mutluluk size de çevrenizdekilere de yeter. Neden oraya bakmıyorsunuz ki." dedi. Yolcu mesajı almıştı. Sarıldılar birbirlerine. Yolcu "Tamam, tamam içime bakacağım. Etrafımdakilere de öneririm." dedi. Umutsuz muydu sanki? Yok yok değildi. İnanç varsa umut vardır.
 Şiddete maruz kalan bir çocuk gördü. Sevgisizlik şiddetine. Fiziksel şiddetten daha çok acıtır bu. "Seni seviyorum." dedi. Avazı çıktığı kadar bağırdı; "Seeeeennnniiiii sevvviiiyooooorrrruuummm." Çocuk güldü, Yolcu güldü. Çocukluğun siyah beyaz evrenine gökkuşağının renkleri dağıldı.
  Yolcu cesurdu ki çocukluğunu gelebilmişti. Kendini sevdi. Tekrar gelmesi gerekecek bildi. Gözlerini açtı. Etrafındakiler sanki söz birliği etmişçesine hiç bir şey demedi. Ama bakışlar manidar; "Helal olsun", "İşte bu", "Göster kendine kim olduğunu", "İşte böyle seveceksin kendini" diye bağırıyordu bakışlar.
  Gözleriyle teşekkür etti. Girdiği kapıdan çıktı. Ne zaman gelmişti, bilmiyordu. Gece mi olmuştu, gün mü doğuyordu. Yazdı sanki ama yolcuyu çarptı rüzgar. Sırtını sıvazladı "Aferin sana" dedi rüzgar. Rüzgar, bu rüzgar tanıdık geldi yolcuya. "Sağ ol." dedi tüm içtenliğiyle.
  Yolculuğu başlamıştı içine, bitmeyecekti artık yolculuklar. Nice yolcular geçecekti bu yollardan. Her daim kazanacaklardı.
  Yolcu dünyaya göre karanlığa kendine göre aydınlığa yürümeye başladı. Kendini sevdiğini hatırladı. Kendini hatırladı. İnancı vardı. İnanç varsa umut her daim var olmaya devam edecekti. Bağırdı. Duydu kimileri "Tamam bu bizim delilerden." dedi. Kendini akıllı sananlar garipsedi.
  Yolcu umudu olanlara selam çaktı. Yolculuğunu okuyanlara, dinleyenlere teşekkür etti.
  "Ve sadece, sadece umudu olanlarla yeni yolculuklarda görüşürüz." dedi.
  Umudu olanlara selam olsun...
 
"Yolcu "
 
"Bu yazı bize yazıldı. İçimizde ki kocaman biz ordusuna. Mutlu olmak istiyorsak ilk onları mutlu etmeli, akan gözyaşlarını silmeliyiz. Misafir olmalı arada bir çaylarını içmeliyiz. Atmamalıyız kendimizi kör kuyulara kimsesiz bırakmamalıyız. Çocukluk kurtarılmayı bekliyor tüm çırpınışlarıyla. Ne olur bir gülüşü çok görmeyin kendinize. Okursanız eğer bir kere gülümsemeden ayrılmayın bu sayfadan. Tüm içten sevgilerimle, içinizdeki çocuğa selam olsun..."
 
 
"Aşkı Zikreden Yazar"
 
 



Yorumlar

  1. Başlığın büyüsüne kapılıp geldim. Ve çok beğendim yazınızı. Tebrikler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş gelmişsiniz :)) çok teşekkür ederim. Beğendiyseniz ne mutlu bana...:))

      Sil
  2. Bize yazılmış en güzel yazılardan. Böyle destekleyici cesaret verici yazı. Umuda yol olan naif yazılardan. Öğüt veren cünlelerini aldım kendime uygulamak için 🌹🌹

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa cansın sen :))) nasıl mutlu ettin beni bu güzel yorumunla :))

      Sil
  3. Yazınız cok güzeldi, sizi takipteyim, bana da beklerim

    https://gezgiccift.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ziyaret edeceğim bloğunuzu...

      Sil
  4. Yüreğinize sağlık. Çok ihtiyacım olan ve bana ilaç gibi gelen bir yazı oldu. Favorilerime ekleyeceğim. :) Benim de böyle bir yolculuğa çıkmam gerek... Umarım geç olmadan çıkabilirim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok ihtiyacımız var bu yolculuğa. Bu güzel yorum için çok teşekkür ederim. Mutlu ettiniz beni, sevgiler...

      Sil
  5. İçimdeki çocuk selamını aldı yavrum. Ne kadar güzel bir anlatıydı. Çok beğendim.
    İçine doğru sık sık yolculuk yapanlardan biriyim. Aslında çocukluğum iyi geçmedi ama hâlâ umutlu o. Hiç yitirmedi, hep başını okşarım onun.
    Sevgilerimle Büşra:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :))) O kadar belli ki onu hiç kaybetmediğiniz. Sevgiler Ece Ablam :))) Nasıl mutlu oldum yorumunuzla...

      Sil
  6. Bazen insan kaçar kendinden bile. Ne mutlu kendine yolculuk yapabilenlere...
    çok etkileyici bir yazı. kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :)) Ama bazen de kendimizden başka gidecek yer olmuyor. O yüzden içimize çok daha fazla özen göstermeliyiz değil mi:))) Sevgiler :)))

      Sil
  7. Yüreğine sağlık bizide bizden alan bir yazı oldu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Biz bizi de getirir inşallah :)

      Sil
  8. Çok güzel yazıyorsun Büşra gürbüz, kalemine ve de yüreğine sağlık ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa çok teşekkür ederim, böyle düşünmeniz çok mutlu etti beni :))) Sevgiler...

      Sil
  9. Geldim. Okudum. Beğendim. Feyzaldım. Şuurlandım. Gidiyorum. Teşekkür ederim. Yine gelirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Profösör çok teşekkür ederim bu güzel yorum için :))) Gülümsettiniz :))

      Sil
  10. kıyamaaaam eveet en önemli yolculuk buuuuu. o yolda bol bol da temizlik yapmalııı. otları çöpleri temizlemeliiii heo temiz olsun yol :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Deep çok haklısın tertemiz olmalı o yol elimizden geldiğince :))

      Sil
  11. Can kenarı :)) Acıların geçici olduğunu kendimize hatırlatmalıyız sürekli, ben bazen unutuyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ben de :)) unutuyorum bazen. Sonra en çok ben üzülüyorum...

      Sil
  12. Duygulara dokunan blogunuzu yeni keşfettim ama artık takipteyim, bize de bekleriz,
    http://hedefbodrum.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel duygulara dokunabiliyorsa yazılanlar, teşekkür ederim...

      Sil
  13. İçimde birden fazla çocuk olduğunu düşünüyorum bazen. :) Hepsinin de size selamı var. Kaleminize sağlık, çok keyif verici güzel bir yazıydı. :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim benden de çokça sevgiler her birine :))
      Güzel yorumunuz mutlu etti beni :))

      Sil
  14. Barış Manconun 'Benden Öte Benden Ziyade' sarkisi nin ve Yunus Emre hz. nasihatlerini animsatan yazınız çok güzel. Sanat da zaten tüm disiplinleriyle tam da bunun değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim anlamı yorumunuz için. Eğer bunları anımsattıysa ne mutlu bana...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi öleceksiniz.   İnsanların t

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. Bilsem sanki kaybolacaklarıma.   Kalem, kalem

KIR ZİNCİRLERİNİ

Kır Zincirlerini Kır zincirlerini bu kez, Fazla cesur olmasan da olur. Anı yaşa, Sonuç hüsran olsa ne olur.

Ölüm

  ÖLÜM   Ölüme gideceğiz hepimiz, Dudaklarda kahkahalarla, Belki gözyaşlarıyla, Ya da son umutla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kimimiz koşar adımla, Kimimizin ölüm yokken aklında, Ya da ansızın olacak bazılarımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Genç yaşımızda, Yaşımızın geçtiği zamanlarda, Ya da yaşam sevincini taşırken her anımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kör bir kurşunla, Belki ölüm varken aklımızda, Ya da olmayacak intiharla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Geride kalanlarla, Ne olursa olsun yaşanmışlıklarla, Ve olamadığımız mutluluklarla.   Bırakacağız hayatı acısıyla, tatlısıyla, ölüme gideceğiz hepimiz, Ne olursa olsun, acı bir vedayla...                                                                                                        "Aşkı Zikreden Yazar"   (Bir küçük çocuğa yazıldı bu satırlar. Hiç yokken aklında ölümüne sebep oldular. Ve nicelerinin. İnsan kendi türünden çektiğini çekmedi kimsel

Gece Kalpte

GECE KALPTE   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gitmek ne zaman yüreğe vuruldu? Hoş geldin yabancı kalplere.   Sevmek nicedir insandan uzak, Okşamak sadece rüzgara kaldı.   Yalnızlık çoktur bizimle, Kalabalıklar çok sahte şimdilerde.   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gündüz mutluların kalbinde, Biz ise kalbe giydirdik gece.   Yağmur ıslatmıyor artık, Sahi, en son ne zaman sırılsıklamdık.   Gözler görmekten uzakta kaldı, Dinlemek yoruyor artık aklı.   Sorma, sorsan herkes haklı, Kalp paramparça, kan içinde, İçinde acı, içinde gece saklı.   Şair diyor ya zaten; Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gecem, Günaydın, bu senin de gecen...                                            "Aşkı Zikreden Yazar"   (Hayat bazen geceye günaydın demeni ister. Zaten sadece gündüzleri denilecek diye zorunluluk yoktur. Bize böyle öğretti