Ana içeriğe atla

Aşık Yazarsa

  

  Güneşli bir gün yine, adın geçti. İçim yaz gibi kıpır kıpır oldu. Eylül aslında ama dünya üzerindeki en güzel baharı açtırdın sen.
  Sağlığa da zararlı mısın ne, kalbim bana sorsa atmayacak diye korkuyorum. Öyle günler oluyor ki ellerimi başımın arasını alıp düşünüyorum, ne yapacağım seninle diye. Bazen tam manasıyla seni sevmediğime hükmediyorum, bazense senden başkasını sevemeyeceğime... Tüm dünyaya haykırmak gerektiğine inanıyorum seni ama ölüm gibi sessiz kalmam gerektiğine de inandığım oluyor. Küçük bir çocuğun ayak diretmesi gibi istiyorum seni. Bazende aklı başında bir insan gibi anlaşamayacağımızı bilip böylesi daha iyi diyorum. Aslında en çok "Ayağın takılsa kalbime düşsen..." diyorum.
  Yalan yok, sevgilim! Günümün her anı seni düşünerek geçmiyor. Ama seni hiç düşünmediğim günüm oluyor desem de yalan olur. 
   Senin gerçekliğin siliyor aslında tüm yalanları. Benim yanımda olmamanın varlığını silmediği gibi. 
  Bizim semt küçük bilirsin. Her sokağa çıkışımda seni görme umuduyla çıkıyorum. Her adımın hedefinin sen olmasını diliyorum. Ama seni göremeden dönüyorum eve. İnsanlar onları görmek istediğimi sanıyor, bir tek seni arıyor aslında gözlerim. Bilmiyorum ki onları kandırmış durumuna düşer miyim? Ve yalnızlığım sensizlikle mutlu. Bende sensiz mutsuzum diyemem, mutlu olduğumda çok oluyor nankörlük edemem. 
  Biliyor musun? Fazla bir hayalim de yok "Biz"e dair. Sadece senin sevdiğini de bilmek yeter, fazlasını istemiyorum. Biliyorum ki her kavuşamayanın mutlu olamadığı gibi her kavuşan da mutlu olmuyor.  
  Ve biliyor musun? Ben bunları düşlerken senin haberin bile yok. Düşlerinde kim var haberim bile yok. Koca bir aptal gibi sevgimin varlığından habersiz yaşayıp gidiyorsun. 
  Kızıyorum sana en sonunda iyice kızıp kalbimden müstakil bir ev alıp oraya kilitleyeceğim seni. Ama sen iyi bir ev sahibi değilsin. Sahi sevgilim söylesene kaç müstakil evin var senin? Hangisinin gerçek sahibisin? Oysa ben, sen manzaralı o evde ömrümü tüketebilirim. Belki o zaman yaşanabilmiş bir hayatın ölümü ızdırap vermez bana. 
 Şimdi ise haberim yok gülüşlerinden. Kimin kulaklarını dolduruyor kahkahaların. Kıskandığım kelimelerini kimle tüketiyorsun, ben sana tüketirken sınırlı sayıdaki dünya kelimelerimi.
  Ve sevgilim, evimin balkonunda denize bakarken yazıyorum seni. Denize çok benziyorsun. Çünkü bilirsin Karadeniz'e sevdalıdır buranın insanı. 
  Şimdi her şey tamam. Kalemin izlerini taşıyan defterim, kalemin kokusu, kağıdın kokusu her şey tamam. Tek eksik bozuyor ahengi, senin kokunun eksikliği...

  Gecenin, gündüze karıştığı yerde beklerim seni...
A.Z.Yazar


"Yazılanların gerçek ben ve kişilerle alakası yoktur. Yazar öyle hissedip öyle yazmış. Tüm blog dünyası ve okuyanlara saygıyla duyurulur." 😊😊

(Böyle bir yazıya böyle bir açıklamayı da ancak ben yapardım herhalde 😂😂)
  

Yorumlar

  1. "Ayağın takılsa kalbime düşsen..." diyorum.Ne güzel. Aşkı anlayan zikreder zaten. Bayıldım bu ifadene.2-"Benim yanımda olmamanın varlığını silmediği gibi." Benim de...Silmediği gibi, çiziyor acıtıyor.3-"Oysa ben, sen manzaralı o evde ömrümü tüketebilirim." Iıh, ben asla öyle yapamam. Her ne kadar sadece sen ve kimseye dair yazmasan da aşkı çözmüşsün. Ama sevdiğimi görmeden asla :(((
    Çok güzeldi kızım. Karadenizi görmedim, hep merak ederim. Kalemine sağlık Büşra. Ekleme butonunu göremedim ama sanırım koyunca bir yorum yazarsan atlar gelirim. Sevgiler kızım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadarda yazımı anlayan bir yorum olmuş. Teşekkür ederim Ece Abla. Evet hepimiz farklı düşünüyoruz aşka dair. Eminim çok seversin Karadeniz'i :)) "Aşkı Zikreden Yazar" yazıyor ya hemen orada ekleme butonu. Sevgilerimle... :)))

      Sil
  2. ya o kadar güzel ki, herkes okusun istiyorum şuan :) konuk yazar nasıl olunuyor bilmiyorum; ama bunu benim sayfamda paylaşıp misafr olmak ister misin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zaman oldu girmedim bloga ama bende bilmiyorum konuk yazar olmayı. Yorumunuz için çok teşekkür ederim çok mutlu oldum :)))

      Sil
  3. platonik aşıkları dile getirdin Aşkı Zikreden Yazar. Öyle süslü içi boş kelimelerle değil, doludizgin her harfinde saklı anlamlarla dolu kelimeler var yazında.. Çok sevdim hele ki ilk paragraf!
    Kalemin şifa bulsun hep.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım çok teşekkür ederim :)) Amin hepimizin kalemi şifa bulsun inşallah. Ama plotonik değilde "Söylenmemiş Aşk" diyelim :)) Aşık olmaya yüreğimiz varsa söylemeye de olur. Sevgilerimle :))))

      Sil
  4. çok tatlı bir yazı bu vallası :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Deeptone ama senin yorumların da ayrı güzel :))))

      Sil
  5. Kalemine sağlık.
    Blogunuzu takibe aldım banada beklerim.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka uğrayacağım blogunuza teşekkür ederim :))

      Sil
  6. Ne kadar duyarlı bir anlatım olmuş,kaleminize sağlık.Bu arada bloğunuzu takibe aldım bana da beklerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun eğer böyle bir intiba uyandırdıysa ne mutlu bana :))) Uğrayacağım tabi ki blogunuza :)))

      Sil
  7. Çok fazla tasvir yapmışsınız. Okurken insanı yoruyor ama hissedip yazmak önemli.

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel bir yazı... insan okurken bir an bocalıyor ve arasında buluyor kendini kelimelerin... Sonra sanki oraya aitmiş gibi toparlanıp gidemiyor, bir kere daha okuyor... En çok da "Ayağın takılsa kalbime düşsen" bedduasını sevdim, biraz masumiyet çokça aşk fısıldıyor yüreğimize, kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  9. Nasıl güzel bir yorum, çok teşekkür ederim. Bedduayı bile güzel yapmalı madem aşık yazıyor :))) Sevdiyseniz ne mutlu bana...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi öleceksiniz.   İnsanların t

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. Bilsem sanki kaybolacaklarıma.   Kalem, kalem

KIR ZİNCİRLERİNİ

Kır Zincirlerini Kır zincirlerini bu kez, Fazla cesur olmasan da olur. Anı yaşa, Sonuç hüsran olsa ne olur.

Ölüm

  ÖLÜM   Ölüme gideceğiz hepimiz, Dudaklarda kahkahalarla, Belki gözyaşlarıyla, Ya da son umutla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kimimiz koşar adımla, Kimimizin ölüm yokken aklında, Ya da ansızın olacak bazılarımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Genç yaşımızda, Yaşımızın geçtiği zamanlarda, Ya da yaşam sevincini taşırken her anımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kör bir kurşunla, Belki ölüm varken aklımızda, Ya da olmayacak intiharla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Geride kalanlarla, Ne olursa olsun yaşanmışlıklarla, Ve olamadığımız mutluluklarla.   Bırakacağız hayatı acısıyla, tatlısıyla, ölüme gideceğiz hepimiz, Ne olursa olsun, acı bir vedayla...                                                                                                        "Aşkı Zikreden Yazar"   (Bir küçük çocuğa yazıldı bu satırlar. Hiç yokken aklında ölümüne sebep oldular. Ve nicelerinin. İnsan kendi türünden çektiğini çekmedi kimsel

Gece Kalpte

GECE KALPTE   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gitmek ne zaman yüreğe vuruldu? Hoş geldin yabancı kalplere.   Sevmek nicedir insandan uzak, Okşamak sadece rüzgara kaldı.   Yalnızlık çoktur bizimle, Kalabalıklar çok sahte şimdilerde.   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gündüz mutluların kalbinde, Biz ise kalbe giydirdik gece.   Yağmur ıslatmıyor artık, Sahi, en son ne zaman sırılsıklamdık.   Gözler görmekten uzakta kaldı, Dinlemek yoruyor artık aklı.   Sorma, sorsan herkes haklı, Kalp paramparça, kan içinde, İçinde acı, içinde gece saklı.   Şair diyor ya zaten; Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gecem, Günaydın, bu senin de gecen...                                            "Aşkı Zikreden Yazar"   (Hayat bazen geceye günaydın demeni ister. Zaten sadece gündüzleri denilecek diye zorunluluk yoktur. Bize böyle öğretti