Ana içeriğe atla

VUSLAT

        VUSLAT
Yüreğe vuslat gerek,
Vuslata ayrılık.
Dile Kuran gerek,
Kuran'a yürek.
Dil çözülecek okusa,
Kalbe abdest gerek.


İki büklüm olsa beli,

Alnına secde gerek.
Dönse ellerim Mevlâ yoluna,
Bana geçilmiş imtihan gerek.

Gerek gönüldaşım gerek,

Mevlâna'ya Şems,
Bu kalbe Allah gerek.

Kalsam aç,

Açlığa oruç gerek.
Çağırsa beş vakit ezanlar,
Ezana namaz gerek.

Bu başı yalnız Allah'a eğmek gerek.

Oruç tutsa kalbim Mevlâna gibi,
İftara Şems gerek.

Diyorum ya gönüldaşım,

Dinmesi için bu nefsin,
Kalp âmâ görmesi gerek,
Bu kalbe yalnız Allah gerek.
                  
                                        Büşra GÜRBÜZ

(Vuslatımız böyle olsun inşallah, bu baş yalnız Allah'a eğilsin inşallah...)

Yorumlar

  1. Ramazana uygun bir şiir olmuş :))

    YanıtlaSil
  2. ya sen ne güzel şeyler sölüyon yazıyon ama yaaa :)

    YanıtlaSil
  3. Kağıt Salıncak aslında çok önce yazıldı ama evet Ramazan'a çok uygun oldu :)

    YanıtlaSil
  4. Deeptone çok teşekkür ederim ya... Kalbi güzel insan:)

    YanıtlaSil
  5. Inşallah kardeşim. Kalbi güzel insan kalemine de yansımış güzelliğin.

    Bu şiir bende yeri olan lacivert şiirini geçmiş bulunmakta.

    YanıtlaSil
  6. Pek güzel dile gelmiş duygular ❤

    YanıtlaSil
  7. Sağolasın Emine Bektaşi yazdıran Rabbim'e şükürler olsun. 💟

    YanıtlaSil
  8. nefsi dindirmeli kalp gözünü açmalı, ne hoş dizeler <3

    YanıtlaSil
  9. Teşekkürler Maviye İz Süren yapmaya çabalıyoruz işte :))

    YanıtlaSil
  10. Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur.

    YanıtlaSil
  11. Öyle gerçekten Müfred ilk sıraya O'nu koymalıyız. Yoksa denildiği gibi O'nu koymazsak hem ilk sıraya koyduklarımızı Allah'ı kaybederiz

    YanıtlaSil
  12. Çok başarılı anlatmışım. Sevgilerimle :9

    YanıtlaSil
  13. Sevgiyle Acemi Demirci :)) bunu sizden duymak çok güzel...

    YanıtlaSil
  14. Ne kadar güzel dizeler yüreğinize sağlık ...

    YanıtlaSil
  15. Teşekkürler Sessizkaldım :)))

    YanıtlaSil
  16. Amin Büşra kızım, dua dolu bir şiir. Allah hepimizin kalp gözünü açsın inşallah. Kalemine sağlık yavrum.Sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Ece ablam😊 Güç oldu umut oldu düşüncelerin bana. Sevgiler...😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi ölece...

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. B...

Hep Konuşan, Hiç Bilmeyendir...

    İnsanlar mı tuhaf hayat mı? İnsanlar mı zor hayat mı? Düşünceler mi kirli insanlar mı? Hayat mı kötü insanlar mı?   Şüphesiz "insan" derim. Hayatı, düşünceyi, oluşturan insandır çünkü.    Peki yaşamın gerçekliği mi ölümün gerçekliği mi?    Şüphesiz ölümün gerçekliği derim. İnsan tuhaf bir varlık. Hiç ölmeyecek gibi konuşuyor, yazıyor ve yaşıyor. Her şeyin ve ölümün hayırlısı olsun, insan hayatında.    Bakıyorum da insanlara kalıcı gibiler bu dünyada. Özellikle tam da kendi çağını yaşayanlar. Sanki geçmeyecek günleri. Sayılı nefeslerin, sayılı günlerin, kalp atışların sayılı; sayısız güvenin nedir kendine?    Herkes, her konuda konuşabiliyor. Bazen o kadar öfkeleniyorum ki cevap vermek istiyorum. Ama öfkeli cevap verirsem sadece kendimi haklı çıkartmak için konuşmuş olurum. Mühim olan ise doğrunun haklılığını ortaya koymaktır.    Mesela tarihimi çok seviyorum. Ama tarih üzerinden hiçbir zaman prim yapma...

Koca Aptal

  İnsan bir döngü içinde yaşar. Gece-gündüze, kış-bahara, çocuk büyüğe, doğum-ölüme dönüşür. Yaprak toprağa karışır, tekrar yemyeşil açabilmek için. Bu döngüde geçer yaşamı insanın; ölümü unutup, zamanın farkına varmaması için.    Zaman avucumuzdan hızla akan kum taneleri gibidir. Ve çoğumuzun avucunu kapatıp, zamanı durduracak mecali yok. Geçip giden çocukluğumuzu kaybediyoruz. En güzel zamanlarımız geçmişin tozlu raflarına saklanıyor. En masum yanımızı kaybederken avcumuzu kapatmayı akıl edemiyoruz.    Akıl edemediğimiz başka şeylerde oluyor elbette. Mesela kötü insanların okuduğumuz hikayelerde, izlediğimiz televizyon programlarında var olduklarını sanıyoruz. Ama büyümek bize hiç uzakta olmadıklarını gösteriyor. Çocuk aklımızla bir şeylerin geçeceğine inanırken bazı şeylerin hiç geçmediğine şahit oluyoruz. Döngü bize öğretiyor; yaralanarak büyürsün, yaralarını saramadan ölürsün.    Aslında büyümek hepimizde aynı olmuyor. Bazılarımızın...

KAYIP İLANIDIR…

   Kaç gündür diyete girmiş kalemim. Yazı diyetine. Bana kızdığından galiba. Bu ara böyle bana kızan çok. Kaç zaman oldu, çok bekledim kapısında. Ama o inatla yazmaya yeltenmedi. Dedim “Bak çok zayıflarsan daha yazamayız.”  hiç umursamadı beni. Hızlıca yüzüme çarptı defterlerin kapağını.   Bugün, bugün farklı bir şey oldu. Öleceğimi zannetti herhalde. Usulca elime vurdu. Ağlamak istedim ama ağlayamayacak kadar yorgun, gözyaşımı akıtamayacak kadar hissizdim.   Zor oldu kalemimi elime almam. Zor oldu kâğıdın başına oturmam. Çok zor oldu kayıp kelimelerimi bulmam. Zaten sınırlı sayıda olan dünya kelimeleri ile pek aram yok.   Velhasıl kelam geçenlerde yaşadığım kayıp olayını yazmaya niyetlendim. Tabi bu kayıp kelimelerle ne kadar yazılırsa o kadar yazmak istiyorum.   Ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum. Aciz bir hafızam var. Çoğu zamanda pek hatırlamaz zaten. Neyse ne zaman olduğunun bir önemi yok.   İşte bir gün yürüyorum. Kayıp ilan...