Ana içeriğe atla

Yolculuk Anıları 3 (Ankara)

  
Yol Öğretir, Dinlemeyi Bilirsen

Ankara yolculuğum sırasında yolları düşündüm. "Yollar neden var?" diye. Kavuşmak için mi? İnsanlar ayrılmasa, kavuşmak olur muydu sanki? İnsanlar yolları kavuşmak için mi yaptı? Hikaye, gitmek için yaptı. Uzaklaşmak, ulaşamadığı yerlere ulaşmak, oraları da kirletebilmek için yaptı.
  Önce kısaca Ankara yolculuğuma değinmek istiyorum. Büyük şehir Ankara, Trabzon'umdan büyük. Trafik daha yoğun, binalar daha fazla ve daha büyük. Ama aşırı bir koşuşturma yok. İnsanları kaba değil. Hani biz rastlamadık. Beni kalbimden neresi vurdu derseniz: Hacı Bayram Veli Camii, çevresi ve civardaki restore edilmiş evler. Nasıl güzel nasıl masalsı. Maneviyat nasıl sarıp sarmaldı bizi. Okşadı ruhumuzu. Aydınlığı başkaydı sanki. Temizlendik. Dua ne güzeldir dua ettik herkese. Efendimiz "En cimri insan duasında cimri olandır." buyurmuştur. Herkese dua ettik. Dedim ki "Alparslan bize sahiden ne güzel bir yurt almış. Her köşesinde kalbe dokunan bir yer var."
  Eh tabi ki bir bayan olarak fotoğraf çekme ve çekilme rekoruna doğru koştuk. Ama kıramadık😊 Başkent çok güzelsin güzel kal. Anıtkabir'i ziyaret ettik. Dua ettik Atamıza. Müzeleri gezdik. Hareket etmeyen askerlerimiz şaşkınlık verdi herkese. Askerlerimiz ne kadar güzeller. İçimiz acıdı şehit haberlerini düşününce.
  Ve dönüş yolunda camdan bakarken aklıma düştü işte yolların soruları aklıma. Yolları düşündüm. Yollar kavuşmak için mi var. Kendimizi kandırıyoruz. Bir yerlere ulaşmak için mi yollar? Vuslatları hatırlamıyoruz ki. Ayrılık türküleri yakıyor gönülleri. Ayrılıkla dans edip, ayrılığı yazmıyor mu kalemimiz?
  Kaç yaşlı göz yolları izlemekte. Yola uğurladı sevdiğini. Bekledi gelmedi. Yol zalim bir kere aldı vermedi. Belki geldi ara ara, sanki tekrar gitmedi. Şu yollar kavuşmadan çok ayrılığa yolculuk ettirmedi mi. Ya ayrılık olmasa vuslat olur muydu. Olmazdı.
  İnsanlar yollar vurup uzak diyarlara gittikçe, birbirinden uzaklaştı. Yollar uzadıkça aradaki sevgiler kısaldı. Yollar aldı sevdiklerimizi bilmediğimiz  yerlere savurdu. Ayrıldık nihayetinde bir gün kavuşuruz ümidiyle.
  Kaç ana uğurladı yavrusunu. Acı haberini aldı. Tabutuna kavuştu kim bilir. Ağladı, haykırışı göklere savruldu da yollar ses etmedi. Babalar yıkıldı yerlere, ağladı içine. Yollar suskun yine. Kim konuşsun insanlar mı? Bu acıların sebebi insanlar mı? Kim konuşsun ya kim? Yaşamadan gidenler konuşsun, mutlu olması gerekirken ağlayan çocuklar konuşsun, ya iyiler konuşsun bir kere ne olur. Sussun şu kötüler ne olur...
  Kaç kişinin göz yaşı, umudu, sevinci, acısı, gülüşü, öfkesi, hayalleri yollarda kaldı.
  Kaç kişinin yollardaki düşüncesini okudum. Anlatamam. Ürperdim. Yolları dinleyin. Yollar konuşmaz. Taş olur konuşmaz, atar içine geleni geçeni, öfkeyi kibri, güzel sözü küfrü konuşmaz da konuşmaz. Sabırla dinleyeceksin yolu. Duyacaksın gelen geçenin ayak sesini. Yolu da seveceksin en nihayetinde. Hayat bu olur ya, kim bilir, belki yola vurulacaksın sende.
  Yola değil sözüm insana. Yolları yapan insan değil mi? İnsan gitmek için bahane aramaz, bahaneleri için gider.
  Gidecek olana yol olmasa ne olur. Dağları aşar gider, okyanusları geçer gider. Uzaklaşmak şart mı? Kimisi kalbini terk eder gider.
  Yola kırgın değiliz. Yolcuya hiç değiliz. Belki kimisine gitmek, kimisine kalmak veridi. Neylersin sende sorarsın nihayetinde;

                       "Yol mu zor, yolculuk mu,
                        Gitmek mi zor, kalmak mı?
                        En iyisi kalmayı gidenden dinlemek,
                        Gitmeyi kalandan ve yolu yolcudan..."

  Ayrılık olmasa vuslat olmazdı. Yaşam olmasa ölüm olmayacağı gibi. Ama ayrılıyoruz kavuşmak ümidiyle. Tuhaf olan şu ki yaşıyoruz hiç ölmeyecekmiş gibi kibirle...
  Yola selam olsun, yol yolcusunu bekleyenine sağsalim kavuştursun. Ve yol bize kırılmasın. İnsanı insandan ayıran yine insan...


"Aşkı Zikreden Yazar"    

Yorumlar

  1. Cümleleriniz çok derin.
    Bir solukta okudum. Hiç bu düşünceyle bakmamıştım yollara. Her söz dolu dolu. Ancak "uzaklaşmak, oraları da kirletebilmek için" cümlesi, en sevdiğim kısmı bu oldu sanırım.
    Kaleminize sağlık! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, böyle düşünmenize sevindim. Farklı açılardan bakıyoruz her birimiz. Durum böyle olunca farklılıklar ortaya çıkıyor işte, hepsi bu :)

      Sil
    2. Teşekkürler ben, efendim :)

      Sil
  2. Aşılmayan yol yoktur sanırım. Yolculuk nereye gittiğinde bildiğinde yoldur. Ne gideni ne de kalandan anlaşılır yol. Ancak sen çıkarsan yola anlarsın yolun ve insanın kıymetini diye düşünüyorum. Yazıyla tutku yolculuğunuzda başarılar dilerim.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim her birimize başarılar inşallah. Evet yola çıkınca anlıyorsun bazı şeylerin kıymetini...

      Sil
  3. Kaç kez girip okuyamadan çıktım.. Bu işler..

    Bir yolculuğu böyle güzel geçirmen güzelliği hissetmen ve çok güzel manalar çıkarman...
    Çok güzel bir yazıydı yolculuk anılarına eklediğin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhh işler işler bilmez miyim çok haklısın, bana da oluyor. Okuyorsun bazen de yorum yapamıyorsun. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim sevgiler:))

      Sil
  4. Doğup büyüdüğünüz ve hep yaşadığınız şehrinizi bir başka kalemden okumak, bir başka gözün görüp anlattıklarından dinlemek çok güzel. Hep denizi, kıyısı, şelalesi, nehri olmayan buraya gelenler nerelere gider ve ne düşünür merak ederim. Kale başta gelir. Ulus civarı tarihi yerler. Ama bütünüyle kent olarak uyandırdığı izlenimleri de duymak isterdim. Duydum.

    Ankaralılar öyledir :))) Eğer öyle değilse yenilerde gelmiş ve henüz adapte olamauştır :)))))üyüdüğünüz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveett Ulus'ada gittik güzel yerler :)))
      Mavisi gökyüzü Ankara'nın sevgiler :))

      Sil
  5. Ne kadar samimi ve düşündürücü bir yazı yazmışsınız tekbir ederim :) Bende bloguma beklerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim mutlu ettiniz beni 😊 bende ziyaret edeceğim blogunuzu. Sevgiler...

      Sil
  6. heeey ankara çok severiim. ayy tamam gezi yazısı da yaz bundan sonraaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet güzelmiş Ankara yurdumun her köşesi güzel zaten. Tamam yazmaya devam o zaman Deeptone 😊😊

      Sil
  7. Ayy ne kadar içe dokunan güzel bir yazı :) ilk kez uğradım bloğuna. takibe aldımm :) bende seni beklerimm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk olarak çok teşekkür ederim, kalbe dokunabiliyorsak ne mutlu bize. Bende uğrayacağım tabi ki blogunuza. Sevgiler😊😊

      Sil
  8. Ankara'yı ben de severim, sadece iki kez gitmiş olsam da.. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel ya :) yurdumuzun her köşesinde güzel sevilesi bir yer var...
      Sevgiler :):)

      Sil
  9. Öyle cümleler kurmuşsun ki okudukça okuyasım geldi :). Elimden geldiğince tüm yazılarını okuyacağım.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için, eğer böyle bir etki uyandırdıysa ne mutlu bana :)

      Sil
    2. Diğer yazılarını zaman buldukça okuyacağım :)

      Sil
    3. Şimdiden teşekkür ederim...

      Sil
  10. Evim güzeldir. İnsanı da güzeldir. Yine bekleriz. sevgiyle kal :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yurdumuzun her yerinde bir güzellik var. Nasip yolumuz düşer mi bir daha. Sevgiler...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi öleceksiniz.   İnsanların t

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. Bilsem sanki kaybolacaklarıma.   Kalem, kalem

KIR ZİNCİRLERİNİ

Kır Zincirlerini Kır zincirlerini bu kez, Fazla cesur olmasan da olur. Anı yaşa, Sonuç hüsran olsa ne olur.

Ölüm

  ÖLÜM   Ölüme gideceğiz hepimiz, Dudaklarda kahkahalarla, Belki gözyaşlarıyla, Ya da son umutla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kimimiz koşar adımla, Kimimizin ölüm yokken aklında, Ya da ansızın olacak bazılarımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Genç yaşımızda, Yaşımızın geçtiği zamanlarda, Ya da yaşam sevincini taşırken her anımızda.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Kör bir kurşunla, Belki ölüm varken aklımızda, Ya da olmayacak intiharla.   Ölüme gideceğiz hepimiz, Geride kalanlarla, Ne olursa olsun yaşanmışlıklarla, Ve olamadığımız mutluluklarla.   Bırakacağız hayatı acısıyla, tatlısıyla, ölüme gideceğiz hepimiz, Ne olursa olsun, acı bir vedayla...                                                                                                        "Aşkı Zikreden Yazar"   (Bir küçük çocuğa yazıldı bu satırlar. Hiç yokken aklında ölümüne sebep oldular. Ve nicelerinin. İnsan kendi türünden çektiğini çekmedi kimsel

Gece Kalpte

GECE KALPTE   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gitmek ne zaman yüreğe vuruldu? Hoş geldin yabancı kalplere.   Sevmek nicedir insandan uzak, Okşamak sadece rüzgara kaldı.   Yalnızlık çoktur bizimle, Kalabalıklar çok sahte şimdilerde.   Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gece.   Gündüz mutluların kalbinde, Biz ise kalbe giydirdik gece.   Yağmur ıslatmıyor artık, Sahi, en son ne zaman sırılsıklamdık.   Gözler görmekten uzakta kaldı, Dinlemek yoruyor artık aklı.   Sorma, sorsan herkes haklı, Kalp paramparça, kan içinde, İçinde acı, içinde gece saklı.   Şair diyor ya zaten; Gündüze "İyi Geceler" oldu, O halde günaydın gecem, Günaydın, bu senin de gecen...                                            "Aşkı Zikreden Yazar"   (Hayat bazen geceye günaydın demeni ister. Zaten sadece gündüzleri denilecek diye zorunluluk yoktur. Bize böyle öğretti