Ana içeriğe atla

Fısıltı Mektuplar 2



                           Öğretmen Olmak 

  Başka yerlere açmak istedim gözlerimi. Gökyüzüne başka yerlerden bakmak. Farklı bir pencereden izlemek yıldızları. Issız yerlerde anlatmak aya sırrımı.
  Gitmek istedim dostlar kısaca. Gitmek. Sanki fark etmez uçak, otobüs; ben yürüyerek de olsa gitmek istedim.
  Dertler artmış artık, beynimde istilada. Saçlarımdan çekiyorlar sanki. Ağrılar vuruyor başıma. Onları uzak diyarların rüzgarlarına bırakmak istedim.
  İstedim ki çocukların gözyaşlarını sileyim. Gülümseyişleri olsun tek ödülüm. Kimseler bilmesin adımı. Benim adım bir çocuğun mutluluğu olsun. Öğreteyim bildiklerimi, öğreneyim nice bilmediklerimi.
  Gitmek istedim dostlar. Memleketi sevmediğimden değil. Ayaklarım isyanda bedenim daha  fazla direnemiyor ona. İnsanlara  kızgınlığımdan değil. Kırgınlığımdan. Çok kırıldım çoook. Kızmadım ama. Ne yapıyorum biliyor musunuz? Yine destek oluyorum hayalleri olanlara. Peki niye biliyor musunuz? Öğretmenim ben ondan. Öğreten kişi olmak ne muazzam bir ağırlık omuzlarda. Beni bekleyen umut dolu çocuklara ulaşamamak ne acı. Genzimi yakıyor.
  Tanımadan seviyorum her birini. Öğretmek istiyorsan koşulsuz seveceksin biliyorum. Ruhsuzca, atanmak istiyor derseniz, kırılırım. Ha zaten dedim kırgınım diye. Ama yazıyorum siz anlayın diye.
  Elime, koluma, saçıma, kıyafetime öğretmenlik bulaşmış öyle diyorlar. Oturuşum, kalkışım öğretmen gibiymiş. Ama öğrencilerim eksik. Tam olamıyorum onlarsız. Kalıyorum anlamsız.
  Sabır etmesi ne zordur. Bazen nefes almanı bile zorlaştırır,  tır çarpmışa dönen umutlarında yaşam belirtisi görülmez çoğu zaman. Diyorum genzimi yakıyor. Biliyorum bekleyenlerim var. Bu yüzden gerek gitmem.
  Bu basit bir gitme eylemi değildir. Benim gelişime hasret olanlara gitmem gerekir.
  Ama ne var biliyor musunuz? Yılmayacağım, duam var. Elbet Duyanım var. Rabbim sevdiğini zorlukla sınarmış. Rabbim'e sonsuz inancım var.
  Bu basit bir gitme meselesi değildir dostlar. Artık biliyorum gitmeden dönülmüyor bazı yollar...

                               "Saygı Duyduğum Tüm Öğretmenlere"


(Meslek aşkı başkadır. Herkes aşkını yaşasın inşallah. Aşkı olanlara armağan edildi bu yazı. Bilinsin ayrıca gerçek öğretmenler tüm öğrencilerinden razı.  :))))

                                                                                                                                                     "Aşkı Zikreden Yazar"

(Bir öğretmenin yüreğinin sesi naçizane böyle döküldü kalemimizden...
İlk başta canım ablam ve tüm öğretmenlere:))))

Yorumlar

  1. Eşini işini evini seveceksin arkadaş. Biri eksik olunca ötekiler huzuru yarım yaşıyor..
    öğretmen, öğretmenlik.. Pek değer görülmese de ne yüce bir meslek olduğunu bazı şeylerin farkına varınca anlıyor insan.

    Yüreğine sağlık.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:))
      Ne güzel dedin biri eksik olunca diğeri yarım kalıyor...

      Sil
  2. İnsan sevdiği işi ve sevdikleriyle olunca her şey daha güzel oluyor Ne güzel bir meslektir ki öğretmen öğretmenlik Çok güzel bir mektup olmuş yüreğine emeğine sağlık sevgiler ...Rabbım herkesin gönlüne yüreğine göre versin inşallah ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin inşallah...
      Çok teşekkür ediyorum bu arada:):)

      Sil
  3. Ceyhun Atuf Kansu'nun Dünyanın Bütün Çiçekleri şiirini hatırladım güzel yazını okuyunca :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim kalbinizin güzelliği. Açıkçası şiiri bilmiyordum ama bakacağım hemen:):):)

      Sil
  4. Bir öğretmenim vardı. İlk öğretmenim. Annem gibi severdim. 1. sınıftayken öğretmen olacağıma söz vermiştim. Sözümü tutamadım. Hayat başka tarafa savurdu ne yazık ki. Tabii mesleğimden şikayetçi değilim ama sözümü tutamamış olmanın verdiği rahatlıktan dolayı, bir halini hatrını soramıyorum. Annem kadar sevdiğim kadını uzaktan takip etmekle yetiniyorum. Bu mektubu okurken anılarım canlandı gözümde. Kaleminize yüreğinize sağlık :) Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, yazın bence hocanıza konuşun. Onların en büyük aşkı öğrencileri.
      Mutlu ettiniz beni:))))

      Sil
  5. Vatan için, devletimiz için, bizi dört gözle bekleyen çocuklarımız için hazırız.
    İnşallah olacak yakında bir atama :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah hepimize ya :)))
      Uğraştık emeklerimizin karşılığı bizi bekler...:))

      Sil
  6. Ben değişik ve bambaşka bir boyutta algıladım yazınızı ve en çok da şurası hoşuma gitti yazınızın. Bambaşka şeyler anlattı bana. İşte şu satırlar=Bu basit bir gitme meselesi değildir dostlar. Artık biliyorum gitmeden dönülmüyor bazı yollar...>
    Dönmenin en kolay olması dileklerimle. Sevgiler öğretmenim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim ama eksik yazmışım galiba ben değil ablam öğretmendir:))
      Yanlışlık benden oldu. Ama yorumunuz beni çok mutlu etti teşekkürler...:))))

      Sil
  7. Hicbir ögretmen ögrencisiz kalmasin çocuklara dogru bilgiyi ilimi aktaracak ögretmenler hep olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah ya ne kadar çocuk var okunası gereken ve hayallerinin peşine düşmesi gereken...

      Sil
  8. Şu fotoğrafı görünce küçüklüğüm aklıma geliyor. Ne uğraşlarla çizip öğretmenime hediye etmiştim ahh ah. Güzel dileklerinle beraber güzel işler başarmak dileğiyle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin, inşallah her birimizin yolu açık olsun...:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Medya Kabadayıları, Klavye Delikanlıları (!)

  İnsanlar konuşmayı çok seven varlıklardır. Konuşma kabiliyeti insana verilmiş, haliyle insan da son harfine kadar kullanır bunu. Düşünen varlık olarak yaratılan insan düşünmez ama. Konuşmaya gelince heheeyy mangalda kül bırakmaz. Yani insan her zaman olduğu gibi burada da işine gelen kısmı alır, geri kalanını halı altına süpürme yapar.   Şimdi her yere de ulaşmıyor mu elleri, iyice yandık. Geçiyor klavyenin başına, hiç tanımadığı insanlara yağdırıyor. Bazen terbiyesizleşiyor ama yazmak hakkı. Konuşacak illâki sesli olmasa da, zehriyle yakacak birinin canını.   Öyle adamlık, hanımefendilik, sözüm ona delikanlılık sığındığın bilgisayar ekranının arkasından olmuyor. Yüreği olan, insan olan yapmaz bunu. Neymiş efendim o fotoğrafı atabiliyorsa, bu yazıyı yazabiliyorsa, böyle de yorumu hakkedermiş. Saygı çerçevesinde her yorum, eleştiri kabuldür. Buna lafımız yok. Hiçbir zaman olmadıda. Ama yazık size. Hiç var olmamış gibi yaşayıp, hiç var olmamış gibi ölece...

KALEMİM

  KALEMİM   Hani bazen sen yazmak istemezsin. Kalem gelir defterin başına. Öyle bir gün işte. Gün geceye dönmekte.   Kalem dans etmeye başlıyor bu vakitlerde. Ben izliyorum dansını. Nasıl minnettarım kalemime. Atlı bir asker gibi daima dik. Her an savaşa hazır.   Hiç bırakmıyor beni  sağ olsun. Oda giderse yaşayamam. Hayatla aramdaki ince bir bağ gibi. Hem kopmaya çok yakın. Hem de hiç kopmayacak  olan bir bağ.   Kimler bırakmadı ki, gitmedi ki ve geri gelmedi ki...Kalemim bırakmadı. "Yaz" dedi bana. Dağıt kelimelerini. Kokunu saç satırlara. Cümleleri bağır çağır boş kağıtlara. Oku yazılanları. Ve sen tamamla eksik kalanları.   Kalemim benim can damarım. Sanki var olma sebebim. Sanki Rabbim'de bana bunu vermiş.   Yolculuğa çıkmak gibi. Keşfetmek ve tanımak gibi. Anlamak yaşamın anlamını. Bilmiyorum ki. Bir sırrı bilmek gibi işte.   Ah bu hoyrat kalem nerelere götürdü beni. İçimdeki dehlizlere. Bilinmeyenlerime. B...

Hep Konuşan, Hiç Bilmeyendir...

    İnsanlar mı tuhaf hayat mı? İnsanlar mı zor hayat mı? Düşünceler mi kirli insanlar mı? Hayat mı kötü insanlar mı?   Şüphesiz "insan" derim. Hayatı, düşünceyi, oluşturan insandır çünkü.    Peki yaşamın gerçekliği mi ölümün gerçekliği mi?    Şüphesiz ölümün gerçekliği derim. İnsan tuhaf bir varlık. Hiç ölmeyecek gibi konuşuyor, yazıyor ve yaşıyor. Her şeyin ve ölümün hayırlısı olsun, insan hayatında.    Bakıyorum da insanlara kalıcı gibiler bu dünyada. Özellikle tam da kendi çağını yaşayanlar. Sanki geçmeyecek günleri. Sayılı nefeslerin, sayılı günlerin, kalp atışların sayılı; sayısız güvenin nedir kendine?    Herkes, her konuda konuşabiliyor. Bazen o kadar öfkeleniyorum ki cevap vermek istiyorum. Ama öfkeli cevap verirsem sadece kendimi haklı çıkartmak için konuşmuş olurum. Mühim olan ise doğrunun haklılığını ortaya koymaktır.    Mesela tarihimi çok seviyorum. Ama tarih üzerinden hiçbir zaman prim yapma...

Koca Aptal

  İnsan bir döngü içinde yaşar. Gece-gündüze, kış-bahara, çocuk büyüğe, doğum-ölüme dönüşür. Yaprak toprağa karışır, tekrar yemyeşil açabilmek için. Bu döngüde geçer yaşamı insanın; ölümü unutup, zamanın farkına varmaması için.    Zaman avucumuzdan hızla akan kum taneleri gibidir. Ve çoğumuzun avucunu kapatıp, zamanı durduracak mecali yok. Geçip giden çocukluğumuzu kaybediyoruz. En güzel zamanlarımız geçmişin tozlu raflarına saklanıyor. En masum yanımızı kaybederken avcumuzu kapatmayı akıl edemiyoruz.    Akıl edemediğimiz başka şeylerde oluyor elbette. Mesela kötü insanların okuduğumuz hikayelerde, izlediğimiz televizyon programlarında var olduklarını sanıyoruz. Ama büyümek bize hiç uzakta olmadıklarını gösteriyor. Çocuk aklımızla bir şeylerin geçeceğine inanırken bazı şeylerin hiç geçmediğine şahit oluyoruz. Döngü bize öğretiyor; yaralanarak büyürsün, yaralarını saramadan ölürsün.    Aslında büyümek hepimizde aynı olmuyor. Bazılarımızın...

KAYIP İLANIDIR…

   Kaç gündür diyete girmiş kalemim. Yazı diyetine. Bana kızdığından galiba. Bu ara böyle bana kızan çok. Kaç zaman oldu, çok bekledim kapısında. Ama o inatla yazmaya yeltenmedi. Dedim “Bak çok zayıflarsan daha yazamayız.”  hiç umursamadı beni. Hızlıca yüzüme çarptı defterlerin kapağını.   Bugün, bugün farklı bir şey oldu. Öleceğimi zannetti herhalde. Usulca elime vurdu. Ağlamak istedim ama ağlayamayacak kadar yorgun, gözyaşımı akıtamayacak kadar hissizdim.   Zor oldu kalemimi elime almam. Zor oldu kâğıdın başına oturmam. Çok zor oldu kayıp kelimelerimi bulmam. Zaten sınırlı sayıda olan dünya kelimeleri ile pek aram yok.   Velhasıl kelam geçenlerde yaşadığım kayıp olayını yazmaya niyetlendim. Tabi bu kayıp kelimelerle ne kadar yazılırsa o kadar yazmak istiyorum.   Ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum. Aciz bir hafızam var. Çoğu zamanda pek hatırlamaz zaten. Neyse ne zaman olduğunun bir önemi yok.   İşte bir gün yürüyorum. Kayıp ilan...